Çocuk sahibi olan pek çok çift bu durumu şöyle ifadelerle anlatırlar: "Çok zor ama harika bir şey", "Bazen tek istediğim bir filmi sonuna kadar izleyebilmek", "Zaten o varken hiçbir şeyin önemi kalmıyor". Bu ifadelerin bize anlattığı şey çocuk sahibi olmanın güzel taraflarının yanısıra oldukça zorlayıcı taraflarının da olduğudur. Hayattaki hiçbir durum ve yaşantı gibi bu durum da siyah ya da beyaz olmuyor. İçinde sayısız renk var.
Çocuk sahibi olmaya ya da olmamaya karar verirken yaşanan duygular da hayatımıza katıldıktan sonrasına benzer duygular oluyor. Endişe, heyecan, sevgi, merak, gelecek kaygısı... Ve bazen çiftler bu duyguların hepsini bir arada yaşarken yoğunluktan dolayı düşünce felci de geçirebiliyorlar. Böyle bir durumda her iki tarafın hislerinin benzer ama farklı tarafları da olabiliyor. Yapılması gereken bu noktada oturup eşinizle bu duygularınızı ve düşüncelerinizi konuşmak, paylaşmaktır.
Çocuk hayatınıza katılmasıyla beraber ise aile dinamiği değişmeye başlıyor. Anne ve babanın ilişkisi artık şekil değiştiriyor. Önceden eş rolleri varken artık anne ve baba rolleri de ekleniyor. Annenin neredeyse sadece bebek ile ilgilenmesi gerektiği dönemlerde babanın anneye olan desteği oldukça önemlidir. Bu süreçte çift arasındaki ilişkinin dinamiği değişirken fikir ayrılıkları ve çatışmaların da ortaya çıkabildiği görülmektedir. Bu çatışmaların çözümlenmesi yeni dinamiğin oluşturulmasında oldukça önemlidir.
Tüm bu nedenlerden dolayı, çocuk sahibi olma ya da olmamaya karar verme sürecinde ay da çocuk sahibi olduktan sonraki süreçte ortaya çıkan çatışmaların çözümlenebilmesi için bir çift ve aile terapistine başvurmak size yardımcı olacaktır.