Ağrılar ve Duygular

Duygularımızı ifade edebilmenin ne kadar önemli olduğu pek çok terapist ve bu alanda çalışan pek çok kişi tarafından vurgulanmaktadır. Elbette ki bu ifadenin duruma ve koşula uygun bir şekilde olması ise sosyal uyumu da devam ettiren bir faktördür. Peki neden ifade etmek gerekir? Duygularımızı ifade etmeyince neler olur? Ne yaşarız? Bu duruma şöyle bir örnek verebiliriz. Düdüklü tencere ocaktayken basınç birikimi olur ve bu basıncın uygun bir şekilde dışarı verilmesi gerekmektedir. Düdüklü tencereler de bu mekanizmaya uygun bir şekilde yapılır. Fakat bu basınç dışarı verilmediğinde tencere patlar ve oldukça yıkıcı sonuçları olabilir. Duygular ve beden arasındaki ilişki de bu örneğe benzemektedir. Duygular ifade edilmediklerinde düdüklü tencerenin içindeki basınç gibi bir yerden patlayabilirler. Mesela kızamadığımız ve kızgınlığımızı ifade edemediğimizde öfkelenir ve öfke patlaması yaşarız. Bu da ya kendimize ya da başka birine zarar verme ile sonuçlanabilir. Fakat kızgınlık doğal bir duygudur ve zarar içermez. Öfkenin tersine çözüme ulaştırma ve kişisel alanı korumaya yöneliktir. Aynı zamanda bedenimizdeki ağrılar da bir tür ifade edilmeyen duyguların patlaması olabilir. Bu nedenle, biyolojik bir nedeni olmayan ağrıların (hatta bazen biyolojik nedeni olanların bile) nasıl bir duygu ile ilişkili olduğunu bulmak önemlidir. Bu duyguyu bulabilme konusunda terapi önemli boyutlarda yardımcı olmakta ve ağrıların önemli oranda hafiflediği ve geçtiği gözlemlenmiştir. Aşağıda ise Lucia Capacchione’nin “Sanat Terapisiyle İyileşmek” kitabından bedenimizi anlamak için yalnız başınıza uygulayabileceğiniz ufak bir alıştırma verilmiştir. 

 

Vücudunuzla Konuşmak 

Malzemeler: Kağıt ve keçeli kalemler

  1. Sessiz bir yerde oturun ve tüm dikkatinizi vücudunuza verin. Vücudunuzun herhangi bir yerinde gerginlik, ağrı ya da acı olup olmadığını kontrol edin. Birden fazla yerde bu tür bir belirti hissediyorsanız bunu aklınızın bir köşesinde tutun. Şimdi de bu yerlerden sadece bir tanesini seçip tüm dikkatinizi oraya verin. 
  2. Baskın olmayan elinizle vücudunuzun bu ağrıyan yerinin bir resmini çizin. O bölgeye yoğunlaştığınızda hissettiğiniz duyguları belirtmek için renkleri kullanın.
  3. Şimdi de vücudunuzun bu sorunlu bölümüyle konuştuğunuz bir diyalog yazın. Soruları baskın olan elinizle yazın. Vücudunuz da cevapları baskın olmayan elinizle yazsın. İki farklı renkte kalem kullanın. Vücudunuzun sorunlu bölümünün, çizim sırasında kullandığınız renklerden birini kullanarak konuşmasına izin verin. Konuşma sırasında sorunlu bölgeye vücudunuzun hangi parçası olduğunu -akciğeriniz mi, sol bacağınız mı vb.- sorun. Son olarak da ona, kendisini daha iyi hissetmesi için neler yapabileceğinizi sorun.

 

Ben: Sen kimsin ya da nesin?

Vücut: Ben senin böbreklerin ile belinim ve ağrıyorum. 

Ben: Kendini nasıl hissediyorsun?

Vücut: Gergin ve öfkeli. Hayır, hayır! Sakin ama öfkeli. Her şey burada birikti. Çektiklerimi bir yere akıtmak zorundaydım. Bu yüzden         hepsini buraya sıkıştırdım.

Ben: Neden böyle hissediyorsun?

Vücut: Kendini çok sıkıyorsun, çok zorluyorsun. Sanıyorsun ki insanlar bunu görmüyor, bilmiyor. İyiymiş gibi görünüyorsun ama her şeyi içe atıyorsun. Her şeyin yükünü kendi başına taşımaya çalışıyorsun. Bu benim için çok fazla. Artık daha fazla yük istemiyorum. Yeter!

Ben: Sana nasıl yardımcı olabilirim?

Vücut: Tüm yükü benim üzerime yükleme. Vücudunun diğer bölümleri de sana yardım etsin biraz. Böylece tek başıma kalmam ve bu kadar yorulmam. 

 

Bu örnekte de olduğu gibi kişinin farkında olmadığı ve yansıtamadığı öfke duygusu ağrı olarak vücutta yer bulmuştur. Terapi yardımıyla bu duyguların keşfedilmesi, konuşulması ve nedenlerinin araştırılması oldukça önemli bir noktadır.

0 Yorum
Yorum Ekleyin